21.02.2010

Eski Bir İnceleme



''Bu yazı Yüxexes Dergisi için Ekim ayında yazılmıştı. Dergi çıkmayınca yazı sadece arşivde kaldı''

Galileo’nun Pergeli – Küçük İskender
80'lerden bu yana Türk edebiyatının dizginsiz atı olarak kâh çöllerde şahlanırken kâh okyanuslarda boğulurken yazdığı şiirlerle, yaşayan en büyük şairlerin başında gelen Küçük İskender, halen ‘’Marjinal şair’’ olarak tanınmaya devam ediyor.
Galileo’nun Pergeli, Küçük İskender’in “Lucifer’in Bisikleti” ve “Medusa’nın Makası”ndan sonra çıkardığı aforizma-deneme üçlemesinin son kitabı. Diğer iki kitapta olduğu gibi bu kitapta da Küçük İskender’in dünyasıyla ilgili derin sırlar bulduğumuzu düşünürken, bir anda kendi günlüklerimizi onun yatak odasında unuttuğumuzu fark ediyoruz. Yazdığı metinlerle, pergelin çizdiği çemberin yine dışına taşıyor Küçük İskender ve oradan çemberin içinde kalanlara, etrafındaki sonsuz boşluğa ve asıl mesele olan çemberin üstündeki anlamsız sprinterlara sesleniyor ve her köşe başına kalın bir ünlem çakıyor.
Galileo’nun Pergeli’nde, kimi zaman iyi bir İskender şiirinden firar ettiğini düşündüğümüz tokat gibi aforizmalarla karşılaşırken, kimi zaman da Oscar Wilde, Fatih Akın, Teoman gibi isimlerden yapılan alıntılara perçinlenmiş fikirlerle, izahlarla karşılanıyoruz. Küçük İskender bu kitabında Yılmaz Erdoğan’dan, Andre Aciman’ın ‘’Adınla Çağır Beni’’ romanından söz açtığı incelemeleriyle birlikte, yine okuyucusunu, kendisine has şiirsel denemelerine çekerek ‘’ Salıyı Perşembeye Bağlayan Gece’’ içerisinde travmalarla dolu bir yolculuğa sürüklüyor.
Tüm bu bahsettiklerimin yanında hala ‘’ Adında kaç harf varsa, o kadar kurşun sıkacağım kafama’’ diyecek kadar derin bir romantizm barındıran Galileo’nun Pergeli, sel yayıncılık etiketiyle kitapçılarda.

1 yorum:

bazı.ağaçlar.kesilmelidir.dedi dedi ki...

iştah açıcı olmuş. Lucifer'ın bisikletiyle Medusa'nın makası arasına Galileo'nun pergelini koyup, atıştırmalı.